Bakanlık 100. yıl posterlerinden birisi (Cannes standı 2014)
Cannes'deki Türkiye standında yabancı yapımcılar için bir anket formu bulunmaktaydı. Anketteki sorulardan biri "Türkiye'de mevcut katma değer vergisi iadesi (VAT return) uygulaması ülkemizi tercih etmenizde iyi bir teşvik midir?" şeklindeydi.
Daha önce defalarca söylememize ve uyarmamıza rağmen sektörde halen Kdv iadesini sinema teşviği olarak telaffuz etme hatası devam ediliyor.
Tekrar tekrar söylemekten usandık, onun için yazıp kurtulmaya karar verdik.
Kdv iadesi sinema sektöründe bir teşvik değildir. Bir yapımcıya "Kdv iadesi almanız Türkiye'ye gelmenizde etkili olur mu?" demek bir turiste "kdv iadesi alsanız Türkiye'ye gelir miydiniz?" sorusu kadar manasızdır.
Konuyu biraz daha açalım: Türkiye'de yabancı yapımlar için herhangi bir mali destek veya teşvik olmadığından, örneğin bir Almanya - Hollanda ortak yapımı Türkiye'ye çekime geldiğinde, hemen hemen tüm çekim ekibini ve büyük oranda da ekipmanlarını buraya gelirken beraberinde getirmek durumundadır (özellikle finansmandan kaynaklanan harcama zorunlulukları sebebiyle)
Dolayısıyla bu tip prodüksiyonların Türkiye'de yapacakları harcamalar büyük oranda konaklama, yemek gibi saha harcamaları ile çekimde görev alacak çeşitli asistanlar ile sınırlı olacaktır.
- Yemek ve konaklama için Kdv zaten %8'dir.
- Çoğunlukla kayıtdışı çalışan ekibin imzalayacağı gider makbuzlarında ortaya çıkan "2 numaralı Kdv" iade kapsamında bulunmamaktadır.
Bir diğer deyişle Türkiye'ye çekime gelecek 2-3 milyon Euro bütçeli bir Avrupa yapımının yemek ve konaklama ile ilgili harcama tutarının kdv'si toplam bütçenin %1'i gibi bir meblağ tutacaktır. Dünya üzerinde kimse bütçesinin %1'sini geri alacak diye kalkıp bir ülkeye çekime falan gelmez.
Dolayısıyla uluslararası sinema endüstrisinde Türkiye hariç herhangi bir ülkeden "kdv iadesi veriyoruz" şeklinde bir laf duymazsınız.
Bu durumda da ülkemize gelen yapımlar sadece İstanbul, Kapadokya vb. reel mekanları kullandığı için zaten burada çekilmek durumunda olan yapımlardır. (bunların büyük bütçeli olanlarından bazılarının tanıtım fonundan para aldığı biliniyor, ama o iş bu yazının kapsamının dışında)
Öte yandan, örneğin çekim için Hollanda'yı tercih eden bir yapımcı orada yapacağı harcamaların %30'unu, veya örneğin Macaristan'ı tercih eden bir yapımcı ülkede yapacağı harcamaların %20'sini direkt geri aldığı bir endüstriyel denklemde Türkiye'nin esamesi bile okunmaz.
Aslında kağıt üzerinde Ekonomi Bakanlığı'nın tebliği ilk başta bizleri biraz umutlandırmıştı. Ama maalesef onun da "sinema" değil "sınama" tebliği olduğu kısa zamanda anlaşıldı.
Uzun lafın kısası posterdeki şekliyle ülkenizi uluslararası film projeleri ve ortak yapımlar için cazip hale getirmek istiyorsanız teşvikler oluşturmanız şart.
Bizdeki hal ve durumlar durumlar böyle devam ederse, tam tersine, Türk yapımcılar filmlerini yurt dışında çekmeye başlarlarsa şaşırmayınız.