Tarihte bir olaydan bahsedilirken milat olarak BC (Before Christ - İsa’dan önce) veya AC (After Christ - İsa’dan sonra) kullanılır. Artık sinema sektörü için de böyle bir milat bulunuyor:
"BC (Before Covid - Covid’den önce)" ve "AC (After Covid - Covid’den sonra)" olarak yazılmak ve anlaşılmak kaydıyla.
Hatırlanacağı üzere Covid öncesi son "normal" yıl 2019 yılıydı. Sonrasında 2020 ve 2021 yıllarında pandeminin etkisiyle sinema salonları aylar boyunca kapalı kalmış (Türkiye'de de 6 ay boyunca salonlar kapalı kalmıştı), üretilen film sayısı azalmış ve sektör ciddi oradan kan kaybetmişti.
Bu süreçte henüz emekleme evresindeki SVOD platformlar çok hızlı bir gelişme göstermiş ve kısa sürede herkesin evinde film izleyebildiği dijital platformlar hayatımızın önemli bir parçası haline gelmişti.
Tüm dünyada sektörden herkesin merak ettiği konulardan biri sinema bilet satışlarının tekrar pandemi öncesi dönemdeki seviyelere gelip gelemeyeceği, bir diğer deyişle insanların sinema izleme alışkanlıklarında pandemi sonrasında kalıtsal bir değişimin ortaya çıkıp çıkmayacağıydı.
Gower Street Analytics'in yaptığı yıl sonu ölçümlerine göre 2023 yılında tüm dünyadaki sinema gişe hasılatı 33,9 Milyar USD olarak gerçekleşti. Bu hasılat 2022 yılı sinema toplam gişe hasılatına kıyasla %30,5 daha yüksek, ancak covid öncesi dönemle karşılaştırmak için kullanılan 2017 - 2019 yılları ortalamasının hala %15 gerisinde.
En büyük 15 pazar içinde 2017 - 2019 ortalamasının üzerine çıkabilmiş tek ülke Hollanda (pandemi öncesine göre %3 artış)
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeler ise halen covid öncesi dönemin halen epey gerisinde.
Araştırma şirketi 2024 yılı ile ilgili yaptığı projeksiyonda 2023 yılında etkili olan grevler sebebiyle 2024 yılı dünya sinema hasılatının 31,5 Milyar USD (yani 2023 yılının %7 daha aşağısında bir gelir) olarak gerçekleşeceğini öngörüyor.
İçinde bulunduğumuz dönemde artık her hafta düzenli olarak sinemaya gitme alışkanlığı diye bir şeyden bahsetmek pek mümkün değil. İzleyici sinemada izleme tercihlerini daha çok gişe filmleri, büyük prodüksiyonlar yönünde kullanıyor. En azından 2022 ve 2023 yılları için bu tip bir trendden bahsedebiliriz.
***
Türkiye için ayrı bir parantez açmak gerekirse pandemi sonrası oluşan ekonomik türbülans sonucunda yüksek enflasyonlu bir döneme girdik. Bunun ilk etkisi film bütçelerinin hızla artması şeklinde kendini gösterdi. Ana akım yapımcılar risklerini azaltmak ve uluslararası dünyaya açılmak için anahtar olarak gördükleri dijital platformlara yöneldiler. Her ne kadar ortalama bilet fiyatı 2022 yılına göre %165 artış gösterse de bu durum mevcut ekonomik şartlarda riskleri gözardı edebilmeye imkan vermiyor. Sinemamız özellikle son on yıldır lokomotif işlevi gören "yerli gişe filmleri"nin yokluğunu fazlasıyla hissettiriyor.
Box Office Türkiye'den rakamlarına göre 2023 yılında 31.550.000 adet bilet satılmış. Vizyona giren yeni film sayısı 364 olarak gerçekleşmiş. Bu 364 yeni film arasında seyirci sayısı 2 milyon üstünde olan sadece 1 film, 1 milyon seyirci barajını aşan 8 film olduğunu görüyoruz. 243 adet filmin seyirci sayısı ise 20 binin altında ki bu da tüm filmlerin %67'lik bir orana denk geliyor. Her ne kadar TL bazında bilet zamlarıyla nominal gişe hasılatı ciddi artış gösterse de USD bazında yıllık gişe hasılatı toplamı 95 milyon USD seviyelerine gerilemiş durumda. 2023 yılı ile ilgili rakamlar ise aşağıdaki tablodaki gibi:
Tabloda görüldüğü gibi yerli filmler uzun yıllardır devam eden gişe ve izleyici sayısı liderliğini kaybetmiş görünüyor.
2023 yılında vizyona giren Yerli filmler arasında Animasyon (11 film) ve düşük bütçeli korku filmleri (49 film) enflasyonu dikkat çekici (yerli filmlerin %40'lık kısmına denk geliyor) ve izleyici profili ile ilgili de net bir resim ortaya koyuyor.
Covid öncesi ciddi bir öngörüsüzlük ile sinema biletlerine promosyon yasağı getirilmesi sonucunda bu girdaptan kısa vadeli çıkışın reçetesi nedir, öngörmek pek olası değil. 2022 yılında rüsumların sıfırlanması da bu gidişiatı yavaşlatmış gibi görünmüyor. Dolayısıyla 2024 yılında kapanan veya sayıları azalan sinema salonlarını konuşmaya devam edeceğimiz öngörüsünde bulunmak için falcı olmaya gerek yok.
Bağımsız ve arthouse sinemamız ise yükselen maliyetlerin, ağırlaşan sansürün ve dikleşen bürokratik yokuşların arasında soluk almaya ve kendine yeni yollar bulmaya çalışıyor. Yetersiz finansman nedeniyle birkaç haftaya sıkışan çekim süreleri, iptal edilen film festivalleri, enflasyonun hızla eritiği bakanlık desteklerinin iade edilmesi gibi dertlerle boğuşan bağımsızlar için sinema salonlarında seyirciyle buluşabilme hayalleri bir tür milli piyango ikramiyesine dönüşürken amorti niyetine dijital platform galalarıyla teselli bulmaya çalışılıyor.
Kaynak: Box Office Türkiye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder