19 Ekim 2023 Perşembe

Avrupa'da Dijital Platformlarla İlgili Finansal Düzenlemeler


Yaşanan Covid pandemisinin en büyük sonuçlarından biri abonelik temelli VOD platformlarının pazar paylarının hızla büyümesi oldu. Pazar payı olarak bakıldığında ABD menşeyli Netflix, Prime Video ve Disney+ gibi ABD şirketlerinin domine ettiği pazara ciddi bir yatırım girişi oldu ve bunun doğal sonucu olarak da istihdam ve görsel - işitsel sektörün büyüme hızı arttı. Sayılarla ifade etmek gerekirse 2011 - 2015 yılları arasında sektörel büyüme ortalama %1,4 olarak gerçekleşirken, 2015-2019 yılları arasında büyüme hızı %4,7'ye yükseldi. Halen AB sınırları içinde yaklaşık 200 milyon dijital platform abonesinden %73'lük payı bu üç ABD'li şirket alırken platform içeriklerinin %50'sini, izlenme sürelerinin ise %60'lık kısmını ABD içerikleri oluşturuyor.

AB ülkeleri pazarda yaşanan bu gelişmeler doğrultusunda hem azalan sinema rüsum gelirlerini ikame edebilmek, hem de pandeminin yarattığı hasarı onarmak için çeşitli yasal düzenlemeler yaparak platformların kendi pazarlarından elde ettikleri gelirler üzerinden ulusal sinema - tv endüstrileri için rüsum payı ödemelerini (mevcut sinema fonlarına gelirlerin sabit bir yüzdesinin aktarılması) veya yatırım yükümlülüklerini içeren çeşitli yasal düzenlemeleri devreye soktu. Halen 27 Avrupa Birliği ülkesinin 17 tanesinde AVMSD (AB Görsel İşitsel Hizmet Direktifi) direktifi doğrultusunda SVOD platformları ile ilgili bazı yatırım kotaları içeren finansal düzenleme bulunuyor. Bu yazıda bu modellerden bazılarını kısaca sizlerle paylaşmak istedik. Yazının sonunda da sizlere bununla ilgili güncel bir tablo sunacağız. 

Fransa

Şu anda Fransa'da bir filmin sinema gösteriminden itibaren SVOD'da 17 ay, Televizyon'da 22 ay AVOD'da ise 36 sonra gösterilebiliyor. 

Platformlar yıllık gelirlerinin %20’lik kısmını Fransız içeriğine yatırmak zorundalar. Bu tutar da %80 dizi - %20 uzun metraj film olarak bölüştürülüyor. Yapılan hesaplamalara göre bu şekilde sektöre 250 - 300M Euro bir girdi sağlanması bekleniyor. Ayrıca bu model gelire endeksli olduğu için platformların gelirleri arttıkça bu tutar da yükselecek.

Platformlar yatırımlarının 2/3 ünü bağımsız yapımlara (uzun metraj filmler için bu oran 3/4) ayırmak zorunda. 

Finansal düzenlemeler dışında haklar konusunda da platformlara yönelik bir düzenleme bulunuyor. Platformların herhangi bir başlık altında (hissedarlık faizi, ortak yapımcılık payı, dağıtım yetkisi) hiçbir şekilde eser üzerinde nihai bir mülkiyeti söz konusu değil. Münhasır haklar 36 ay içinde, tüm haklar ise 72 ay içinde yapımcıya geri dönüyor.


Danimarka: 

Mecliste Danimarka Film Enstitüsü ve Yapımcı Meslek Birliği tarafından da olumlu görüş bildirilen bir yasal düzenleme yapıldı. Hükümet (muhalefet partilerinin de işbirliği ile) platformlara yıllık gelirlerinin %6 lık bölümünü yerel film endüstrinin desteklenmesi için ayırmaları yükümlülüğü getirdi.

Bu düzenleme sonucu toplanacak gelirler Sinema Destekleri ile Enstitü’nün Kamu Hizmeti Fonu (dizi ve belgesel yapımı destekleri)  arasında eşit olarak paylaştırılacak. Düzenleme ile sektöre yıllık  20-27 milyon Euro arasında bir finansman girişi olması bekleniyor

Öte yandan yasal düzenleme Viaplay tarafından eleştirildi ve ülkede platformların yerli içerik üretimini tamamen durduracağı tehdidiyle karşılandı. Meclisten çıkan yasa halen yürürlüğe girmeyi bekliyor.


İsviçre

15 Mayıs’da “Lex Netflix” adıyla anılan yasa tasarısı referandum ile halkın onayına sunuldu ve %58 oy alarak kabul edildi. Buna göre Netflix İsviçre’de elde ettiği gelirin %4’ünü yerel yapımlara ayırmak zorunda. Bu yatırım yerel olarak üretilmiş programların satın alınması, platformun kendisinin programlar üretmesi veya film yatırım fonuna para aktarması şeklinde olabiliyor.


Portekiz

Netflix vergisi diye adlandırılan bir düzenleme ile 2020 Ekim ayında platformlar Portekiz'den elde ettikleri gelirlerinin %1’i ulusal film fonu ICA ya tahsis ederken %4 lük kısmını ise Portekizce içeriğe yatırmaları gerekiyor.


Hollanda

Hollanda platformlara %5'lik yatırım yükümlülüğü getirmeye hazırlanıyor. Böylelikle sektöre 40 milyon Euro'luk bir kaynak girişi bekleniyor. Düzenlemede %5'lik yatırım yükümlülüğü altında çeşitliliği arttırmak için tür kotaları da yer alıyor. Buna göre yatırımın %50'sinin film, dizi ve belgesellere yatırılması şartı bulunuyor. Buna ek olarak yatırımın %60'lık kısmının bağımsız yapımlara, %75'lik bölümünün senaryolarının ise Hollandaca veya Frizce dillerinde olması şartları bulunuyor.


İtalya

2024 yılından itibaren platformlar net gelirlerinin %20'lik kısmını Avrupa içeriğine yatırmaları gerekiyor, bu yatırımın %50'lik kısmını ise İtalyanca içerikler oluşturmak zorunda.  


Türkiye

Türkiye'de dijital platformlar ile ilgili sadece mecra aralığına yönelik bir düzenleme mevcut. Buna göre sinemalarda vizyona giren bir sinema filmi 5 ay boyunca herhangi bir dijital platformda gösterilemiyor. Bunun dışında ise dijital platformlar ile ilgili finansal bir düzenleme mevcut değil. Alçak perdeden de olsa bu platformların gelirlerinden bakanlık destek fonuna bir kaynak aktarılmasına (rüsum) yönelik istek beyanları duyuyoruz. Ancak Uzatma Dakikaları olarak sinema biletlerinden alınan rüsumların sıfırlandığı bir dönemde dijital platformlara "rüsum salma" yi mantıklı ve de olası bir öneri olarak kayda değer bulmuyoruz. 













27 Eylül 2023 Çarşamba

Türkiye'de Sayılarla Özel Kopyalama Harcı

Bir önceki yazımızda özel kopyalama harcı (copyright levy) ile ilgili çeşitli uluslararası uygulamalardan örnekler vermiş ve bazı saptamalarda bulunmuştuk. 

Peki Türkiye'de yıllardır hem sinema, hem müzik meslek birliklerinin peşinde koştuğu, devlet tarafından toplanan ama dağıtılmayan copyright levy’nin rakamsal büyüklüğü ne kadar?


Cumhurbaşkanlığı kararıyla revize edilerek resmi gazete’de yayınlanan 3 Mart 2020 tarihli 2187 sayılı kararnameye göre "cep telefonları" da üzerinde harç alınan cihazlar kapsamına alındı. 


Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü'nün resmi sitesinde yayınlanan faaliyet raporlarından incelendiğinde yıllara göre toplanan yıllara göre toplanan kopyalama harcı tutarları şöyle:


2019 - 15.634.661 TL

2020 - 56.491.649 TL 

2021 - 79.995.276 TL


Bu rakamlardan anlaşıldığı üzere cep telefonlarının dahil edilmesiyle toplanan harç ciddi oranda artmış bulunuyor.

Ancak toplanan miktar nüfusa oranlandığı zaman kişi başına toplanan harç miktarı 0,95 TL (yani 0,03 €) Avrupa ülkeleri ile karşılaştırdığımızda kişi başı toplanan harç miktarları örneğin; Fransa 3,38 €, Macaristan 2,24 €, İtalya 2,13 €, Hırvatistan 0,24 € gibi rakamları telaffuz edebiliyoruz. (böylece Fransa'nın Türkiye'den tam 112 kat daha fazla harç topladığını ve dağıttığını anlamış oluyoruz!)  


Bilmeyenler için hatırlatalım; 5846 sayılı Telif Hakları Yönetmeliği'nin yürürlüğe konulmak istenen yeni taslak metni çerçevesinde meslek birliklerine sunulan kopyalama harcının dağıtılması ile ilgili olarak:


1- Toplanan kopyalama harçlarından %25’lik bir maliye kesintisinin yapılması 

2- Kalan tutarın ise Kültür Bakanlığı ve Meslek Birlikleri arasında %50-%50 olarak paylaşılması 


öngörülmekteydi. 


Bu taslak öneriden hareket edip örneğin 2021 yılı toplanan harçları için bir dağıtım projeksiyonu yapacak olursak;


Toplanan harç tutarı: 80.000.000 TL

Maliye kesintisi: 20.000.000 TL

Dağıtılacak Net Tutar: 60.000.000 TL

Kültür Bakanlığı Payı: 30.000.000 TL

Meslek Birlikleri Payı: 30.000.000 TL


şeklinde bir dağılım ortaya çıkıyor.


Meslek Birlikleri payının Sinema ile Müzik endüstrileri arasında eşit olarak paylaşılacağı varsayımı ile: 

Sinema Meslek Birlikleri: 15.000.000 TL

Müzik Meslek Birlikleri: 15.000.000 TL 


şeklinde bir bölüşüm hesaplanabilir.


Sinema meslek birlikleri arasında da uluslararası genel teamül uyarınca eşit olarak dağıtılması durumunda 

Eser Sahipleri: 5.000.000 TL 

Oyuncular: 5.000.000 TL

Yapımcılar: 5.000.000 TL


şeklinde nihai bir dağıtım tutarı ortaya çıkıyor.


Elbette bu hesaplarda ihmal edilen bazı detaylar da var. Örneğin; İlim Edebiyat Meslek Birlikleri payı bu hesaplamada yok. Yine ayrıca yabancı içerikler dolayısıyla yurt dışına da aktarılacak bir miktar harç bedeli de olacaktır.


Görüldüğü gibi toplanan harç miktarı Türkiye'nin potansiyeli düşünüldüğünde çok düşük, taslak yönetmelikte önerilen kesinti miktarı çok fazla ve dolayısıyla sektöre dağıtılan kısmı ise gerçekten çok yetersiz. 


Uzun sözün kısası önceki yazımızda da vurguladığımız gibi meslek birliklerinin sorumlulukları sadece bu harçların hak sahiplerine dağıtılmasıyla sınırlı kalmamalı. Havuzun büyütülmesi ve dağıtılan harç miktarının hak sahipleri için gerçek bir tazminat niteliğine kavuşturulması gerekliliği çok net görülüyor. Dolayısıyla bu konuda da tüm meslek birliklerine önemli görevler düşüyor.





7 Eylül 2023 Perşembe

Sinema Sektörünün Arzu Nesnesi: Özel Kopyalama Harcı

Bilindiği üzere uzun bir süredir meslek birlikleri copyright levy’lerin (özel kopyalama harcı)  hak sahiplerine dağıtılmasıyla ilgili olarak Kültür Bakanlığı nezdinde ciddi bir mesai harcıyor ve  toplanmış olan harç tutarlarının olması gerektiği gibi hak sahiplerine dağıtılmasını talep ediyorlar. Kopyalama harçları devlet tarafından çeşitli veri depolama ürünleri (Boş CD, DVD, sabit bellek) veya depolama cihazlarından (cep telefonları, tabletler vs.) devlet tarafından belirlenen oranlarda toplanıyor. Taslak yasada da bu toplanan tutarın %25’inin maliye tarafından kesilmesi, sonrasında dağıtılacak toplamın da kültür bakanlığı ve meslek birlikleri (hak sahipleri) arasında eşit olarak bölüşülmesi şeklinde bir düzenleme yer alıyordu. Bir diğer ifadeyle matematiksel olarak toplanan harçların %37,5’lık kısmının hak sahiplerine dağıtılması gibi bir model söz sonusuydu. Ancak yaşanan pandemi süreci de dahil olmak üzere geçen zaman zarfında bu konuda hiçbir ilerleme kaydedilemedi.   

Uzatma Dakikaları olarak copyright levy (özel kopyalama harcı) konusunda daha önce bir yazı kaleme almıştık. Bu yazı ise bir tür güncelleme ve ek notlar içeriyor. Konuyla ilgili kayda geçmesini istediğimiz konu başlıkları şöyle:  

  • Dünyadaki copyright levy (özel kopyalama harcı) rejimleri içinde bu harçları toplayan ve hak sahiplerine dağıtmayan tek ülke Türkiye.
  • Bu harçları toplayıp %100’ünü kültürel etkinliklere harcayan da tek ülke Türkiye. Ülkelere göre bu oran %10 ile %50 arasında değişse de genel ortalaması %30 civarında. Yani toplanan harçların en az %70’lik kısmı hak sahiplerine dağıtılıyor (bu oranı Türkiye'de bakanlık tarafından önerilen %37,5 ile karşılaştırınız)
  • Bir diğer önemli husus da Türkiye’de tamamı kültürel etkinlikler, faaliyetler için  kullanılan bu harçların sektörel herhangi bir katılım olmadan sadece bakanlık bürokratlarının tek taraflı iradesi ve idaresiyle tahsis edilmesi. 
  • Aynı şekilde harcın hangi ürünlerden ve cihazlardan hangi oranlarda toplanacağı da yine sektörel istişareler, pazarlık ve görüşmeler olmaksızın devletin tel taraflı iradesiyle belirleniyor.
  • Daha önce bu blogdaki yazımızda belirttiğimiz gibi yaygın teamüle göre toplanan rüsumlar sinema alanında ESER SAHİPLERİ, OYUNCULAR ve YAPIMCILAR arasında eşit olarak paylaştırılıyor
  • Türkiye’den toplanan harç tutarı içinde doğal olarak Yabancı içeriklerin de payı var. Bir gül olur da bu harçlar hak sahiplerine dağıtılmaya başlanırsa yabancı içerikler için oranın ne olacağı ayrı bir çalışmanın ve ikili anlaşmaların sonucu olarak belirlenecek.
  • Copyright levy ile ilgili genel bir gelir projeksiyonu yapabilmek için de biraz hesap - kitap - projeksiyon yapmaya çalıştık. Yani Türkiye’de sinema alanında ne büyüklükte bir kopyalama harcı tahsilatı olur, bunun bir projeksiyonunu yapmaya çalıştık. 
  • Yayınlanan birçok çalışma ve raporda "bir ülkenin kişi başına düşen milli geliri - satın alma gücü” ile o ülkede toplanan harç tutarı arasında bir doğrudan ilişki olduğu görülüyor. Bir diğer deyişle bir ülkenin satın alma gücü ne kadar yüksek ise toplanan kopyalama harcı da o orada yüksek oluyor.
  • AB ülkelerinde ortalama kişi başına toplanan Copyright Levy 0.55 Euro. Bu rakamdan hareketle ve Türkiye’nin nüfus ve satın alma değerlerine göre biri iyimser biri ise daha gerçekçi iki senaryo oluşturabiliriz. 
  • İyimser senaryoya göre Türkiye için kişi başı toplanan kopyalama harcını 5 TL (0,18 Euro) olarak kabul etsek (ki bu tutar milli geliri bizim 2-3 katımız olan Hırvatistan'da 0,24 Euro = 6.85 TL, Portekiz'de 0,32 Euro = 9 TL ) Toplam toplanacak copyright levy tutarı 425M TL olarak hesaplanabilir. Yasadaki planlanan düzenlemeye göre bunun %37,50'sini meslek birliklerine tarafından dağıtılacak olan kopyalama harcı tutarı tutar 160M TL oluyor. Bunun yarısının sinema alanına ait olduğunu kabul edersek (80 Milyon TL), ve bunun da eşit olarak dağıtılmazı durumunda Yapımcılar, oyuncular ve hak sahiplerinin her birine 26-27 Milyon  TL bir tutar dağıtılması söz konusu oluyor. 
  • Daha gerçekçi olan ikinci senaryoya göre hesaplarsak da (mesela Polonya veya Yunanistan kadar harç toplarız toplarız dersek) o zaman toplanan harç kişi başı 1.2 TL,  toplanan toplam kopyalama harcı 100M TL ve yine aynı hesaplamaları yaparsak da yapımcılara kalan tutar 6.25 Milyon TL ye denk geliyor.
  • Buradan çıkartılacak sonuç şu olmalı: Sektörler arası veya meslek birlikleri içindeki paylar ne olursa olsun esas mesele Copyright Levy rejiminin doğru düzgün ve meslek birliklerinin de katılımıyla baştan oluşturulması, içeriğinin şeffaf olarak paylaşılması. Aksi takdirde büyük bel bağlanan kopyalama harçlarından sinema sektörüne gelecek yıllık  200.000 USD lik bir tutar zaten sektörü ihya edecek bir şey değil.  

24 Temmuz 2023 Pazartesi

2023 Haziran Sinema Notları

 

Pandemi, deprem, seçimler derken 2023 yılının Haziran ayını tamamladık ve adet olduğu üzere bir yarıyıl değerlendirmesi yapalım istedik.

Haziran sonu itibariyle vizyona giren filmlerin seyirci ve hasılat rakamlarına baktığımızda yılın ilk altı ayında toplam 16.054.132 adet bilet satıldığını görüyoruz. Bu rakam pandemi öncesi olarak kabul edilen 2019 yılının %41 daha altında bir seviye. Daha önceki yazımızda belirttiğimiz gibi Avrupa ve Amerika'da da 2023 rakamları ile pandemi öncesi döneme göre %25 daha düşük seviyelerde seyrediyor. Türkiye'de bu düşüşün daha sert olmasını etkileyen iki faktörden söz edebiliriz: Ekonomik kriz ve dijital platformların etkisi.

Ekonomik krizin fiyatları nasıl etkilediğini sinema bileti özelinde de görmek mümkün. Yukarıda belirttiğimiz gibi pandemi öncesine kıyasla %41 daha az sinema bileti satılmışken, toplam gişe hasılat rakamı 2019 pandemi öncesi aynı döneme kıyasla  %189 artmış. Bu da enflasyon ve bilet fiyat artışılarının bariz etkisini kanıtlayan bir gösterge. Özellikle artan hayat pahalılığı ve büyük şehirlerde yaşanan harcanabilir gelirdeki erime talep yönünden sinemayı olumsuz şekilde etkiliyor.

Dijital platform olarak ifade ettiğimiz SVOD (abonelik sistemine dayalı içerik izleme) mecrası ülkemizde 2015 yılında Blu TV'nin yayın hayatına başlaması ile bizim de lügatımıza girdi. Ardından 2016 yılında şu anda dünyada SVOD'un amiral gemisi konumundaki Netflix de Türkiye'de faaliyet göstermeye başladı. Pandeminin etkisiyle SVOD pazarı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hızla büyüdü. 2020 Aralık ayında GAIN ve 2021 Ocak ayında ise Exxen platformları da faaliyete geçtiler. Pandemi önlemlerinin sonucu olarak sosyal kısıtlamalar başlayınca evde içerik izleme oldukça popüler hale geldi ve bu platformlar yoğun olarak içerik de üretmeye başladılar. Türkiye'de faaliyet gösteren platformlara son olarak da Haziran 2022 yılında Disney+ platformu eklendi.

Son yıllarda ülkemizde ana akım sinema filmi üretimi ana faaliyet alanı televizyon içeriği üretmek olan yapım şirketlerinin güdümüne girmişti. Pandeminin yarattığı olumsuzluklar, ekonomik krizin oluşturduğu darboğaz ve yeni uluslararası online platformların önerdiği cazip tekliflerle birleşince bu yapımcı şirketler platformlarla uzun metrajlı film üretme ilişkisi içine de girdiler. Ana akım yapımcıların ve popüler yerli filmlerin sinema mecrasından çıkıp dijital plaformlara kayması sonucu da 2022 ve 2023 yılının ilk yarısında gördüğümüz manzara oluştu. Yani seyirci sayısı pandemi etkisini de aşan bir oranda düştü, yerli filmlerin gişeden aldığı pay azaldı.

Bağımsız sinema da bu olumsuzluklardan büyük ölçüde nasibini aldı. Dijital platformların endüstriye girişi ve artan yapım sayısı yükselen enflasyon ile birleşince prodüksiyon bütçeleri de inanılmaz bir hızla arttı. Birçok projenin mevcut finansmanı enflasyon karşısında eridi ve bu projelerin çoğu yapılamaz hale geldi. Bakanlık yapım desteği almış olan projeler TL bazındaki destek tutarlarının iyileştirilmesi talebinde bulundular, ancak bu talep karşılıksız kaldı. Nitekim 2023 yılının ilk yarısında geçtiğimiz dönemlerde Kültür Bakanlığı'ndan yapım desteği alan çok sayıda projenin aldıkları destekleri bakanlığa iade ettiklerine şahit olduk. 

Bağımsız sinemacıların beklediği bakanlık destek toplantısı Ağustos ayında yapılacak. Ancak kaç adet projenin hangi tutarda destekleneceği, desteklerin nasıl finanse edileceği henüz belli değil. Sinema sektörü uzun yıllardan sonra yüksek enflasyonlu bir ortamda film yapmaya çalışıyor ve TL baslı destek tutarlarının değer kaybının nasıl önlenebileceği de merak konusu. Bağımsız yapımların destek tutarlarının arttırılması, bu tutarların enflasyona karşı korunmasına yönelik bir uygulamanın oluşturulması, mevcut ekonomik ortamda uygulanması imkanı olmayan teminat koşullarının tekrar gözden geçirilerek kolaylaştırılması gibi önlemlerin alınması şart. 

2023 yılı ikinci yarısı dijital platformların içerik alımında biraz frene basacağı bir dönem olacak. Ayrıca 1 Temmuz 2023 itibariyle Disney+ Türkiye'de ürettiği yerli içerikleri platformdan kaldırdığını ve şimdilik yeni içerik de üretmeyeceğini açıkladı. Bu gelişmeler doğrultusunda ana akım film yapımcılarına tekrar sinema salonu yolları görünebilir, gelişmeleri takip ediyor olacağız. 


 


 

 

8 Haziran 2023 Perşembe

Nekahat Devresinde Sinema



2023 yılı pandemi sonrası dönemin ilk Cannes Film festivali (ve film marketi) olması açısından önem taşıyordu. Endüstrinin de etkinliğe katılımı oldukça yüksek düzeyde oldu, Bu yıl festivale toplamda 13.500 profesyonel akredite oldu (bu rakam pandamı öncesi son festival olan 2019 yılında 12.500 kişiydi). Sponsorların da ilgisinin yüksek olduğu görüldü, festivalin Tiktok ile işbirliği devam etti. 

Son yıllarda film marketlerde etkisini gösteren dijital platformların film alma rüzgarı biraz hız kesmiş göründü. Onun yerine ise yaptırım uygulanan Rusya’nın içerik satın almada sunduğu çok cazip teklifler konuşuluyordu. Görünen o ki savaşın askıya aldığı ticari ilişkiler paranın dayanılmaz cazibesiyle gözardı edilmeye başlanmış.


Peki sinemanın ne durumda? Eski gücüne kavuşmuş mu, işler rayına oturmuş mu? Her ne kadar basında sürekli sinemanın pandeminin etkisini atlattığı yönünde yazılıp çizilse de box office pandemi öncesi son yıl olan 2019 yılını baz alırsak ABD’de %25, Avrupa'da ise %28 aşağıda seyrediyor. Üstüne bir de 2019 - 2023 yılları arasındaki gelişme etkisini de hesaba katarsak aslında sinemanın 2023 yılında olması gereken seviyenin minimum %35 daha altında seyrettiğini söyleyebiliriz. 


Sinema bir yandan salgının açtığı yaraları sarmaya çalışırken bir yandan da tüm dünyayı etkisi altına alan enflasyonist ortamda film üretebilmek için yeni zorluklarla savaşıyor. Daha hızlı bir  toparlanma için endüstriye daha yüksek miktarlarda para enjekte etmek gerekiyor. Ancak pandeminin hırpaladığı  ülke ekonomilerinin bunu bu hızda finanse etmeleri biraz zor. Dolayısıyla toparlanma için biraz daha zaman gerekecek. 


Bu gözlemler ışığında sinemanın "nekahat evresinde" olduğunu söylemek daha doğru bir saptama olur. Gilles Deleuze - Claire Parnet'nin "Diyaloglar" adlı kitabında "nekahat devresi" şöyle tanımlanır: "Nekahat devresinde olmak, gittikçe daha kanaatkâr, daha basit, daha tutumlu adımlar atmaktır." Kanaatimizce bağımsız sinemanın şu andaki durumu tam da budur. Ve bu nekahat durumu ne bir ilerleme ne de bir gerileme olarak kabul edilebilir. Sonucu ise bu nekahat evresinin ne kadar süreceği belirleyecek. 


Tüm bu gelişmeler karşısında Türkiye sinema endüstrisi ne durumda? 


O da bir sonraki yazının konusu olsun diyelim.