2018 yılı ekonomik anlamda çalkantılı bir yıl olarak hatırlanacak. Özellikle dövizde yaşanan ciddi dalgalanmalar, TL'nin değer kaybı, yükselen faiz ve enflasyonun etkisi doğal olarak sinema endüstrisinin yıllık performansını da olumsuz yönde etkiledi.
Şimdi buna bir de yeni yılın ilk günlerinde Mars ve yerli film yapımcıları arasında başlayan ve büyüyen kriz eklendi. Yeni sinema yasası taslağında yer alan promosyonlu bile satışı ile ilgili düzenleme, reklam sürelerinin kısıtlanması gibi yeni düzenlemelerin sektördeki bu krizi çözebilecek mi, bunu kestirmek şu anda mümkün değil. Kesin olan şey ise bizleri yapım, dağıtım, gösterim ve seyirci talebi açısından hiçbir şekilde öngörülebilir olmayan bir yıl bekliyor.
2018 yılının rakamlarına şöyle hızlıca bir göz attığımızda aşağıdaki sayılarla karşılaşıyoruz:
Yerli film seyirci: 44.684.445
Yerli film seyirci payı: %63.5
Toplam Hasılat: 896.751.849 TL
Yerli film hasılat: 544.741.359 TL
Yerli film hasılat payı: %60.7
Ortalama Bilet Fiyatı: 12.74 TL
Toplam salon/perde sayısı: 2900
En yüksek seyirci toplayan yerli film: MÜSLÜM (6.311.619 bilet)
En yüksek seyirci toplayan yabancı film: AVENGERS: SONSUZLUK SAVAŞI (1.909.967 bilet)
Bu sayıları geçtiğimiz yıllarla karşılaştıran grafiklerle incelediğimizde ise bize yaşadığımız krizle ilgili bazı ipuçları veriyor.
Uzatma dakikaları olarak bu seyirci grafiğine biraz "dikkatli" bakınca enteresan bazı yorumlar yapmaya imkan veriyor diye düşünüyoruz. Hatırlatalım; 2011 yılında Rekabet Kurulu "oybirliği" ile Mars Grup'un AFM'yi satın almasını onaylamıştı. 2012 Nisan ayı itibariyle bu iki grup operasyon olarak da birleşmiş ve Mars çatısı altında faaliyet göstermeye başlamıştı. Nitekim grafikte bu birleşmenin yarattığı "sinerji" sonucu olsa gerek, seyirci sayısı 40 milyon bandından 2013 yılında önce 50 milyona, 2014 yılından itibaren de 60 milyon bandına doğru yükselmiş görünüyor. 2016 yılında ise Mars sinemalarını CJ - CGV olarak bilinen G.Kore şirketi satın aldı. Bu satışın ardından ise bu kez 60 milyon bandından hızla bu kez 70 milyon bilet seviyesine bir sıçrama olduğu görülüyor. İşte dananın kuyruğu da burada kopuyor zaten! Ana akım film yapımcılarımız özellikle CJ grubun Mars Sinemalarını satın almasının ardından promosyonlu bilet satışlarının kontrolden çıktığını söylüyorlar. Ayrıca yapımcıya kalan "düşük bilet" payından da haklı olarak şikayet ediyorlar. Bir başka deyişle, "hormonlu" büyüme sağlayan promosyonlu biletlerden film sahiplerinin yeterince pay alamadıklarını söylüyorlar. (U.D Notu: bir grafik okuması yaparak aslında promosyonsuz seyirci sayısının halen 60 milyon seviyesinde olduğunu, belki de bu promosyon biletlerinin etkisiyle seyirci sayısının 70 milyonlara ulaştığını iddia edebiliriz.)
Toplam hasılata Euro cinsinden bakıldığı zaman uzun yıllardır gözlemlenen yerinde sayma trendi 2018 itibariyle artık "aşağıya" doğru yönelmiş. Peki bu 158 milyon Euro nasıl bir pazar büyüklüğü anlamına geliyor? Gerçi 2018 rakamları henüz açıklanmadı ama bu gişe hasılatı toplamıyla, bırakınız Almanya'yı Fransa'yı İtalya'yı, Belçika'nın dahi gerisine düşmüş olmamız kuvvetle muhtemel. Elbette bunun sebebi TL'nin son iki yılda yaşadığı hızlı değer kaybı.
Koreli şirketin bu yatırımı yaparken durumu hiç de böyle öngörmediğini tahmin etmek güç değil. Yapılan 800 milyon USD'lik yatırımın geri dönüşünün kaç yılda olabileceği tartışmasını bir başka yazıda yaparız.
Sizle paylaşmak istediğimiz son grafik ise ortalama sinema bileti fiyatının TL ve Euro cinsinden yıllara göre seyri. Hasılat ve seyirci sayısındaki iki büyük sıçramayı bu grafikte göremiyoruz. Yani bilet fiyatları daha "istikrarlı" bir artış göstermiş. Bu da yapımcıların yakınmalarının (ve şüphelerinin) haklı zeminini oluşturuyor.
2018 sonu itibariyle ortalama biletin Euro cinsinden karşılığı 2.25'e düşmüş durumda ki bu 2004'deki endüstriyel miladın bile çok gerisinde. (U.D Notu: 2004 sinema destek yasasının kabul edildiği yıl. Dolayısıyla yapım, dağıtım ve sinema yatırımlarının artmaya başladığı bir dönemin başlangıcı olarak kabul ediyoruz)
2019 yılının bu ilk günlerinde:
- Promosyonların sınırlandırılması, reklam sürelerinin kısıtlanması ve - bakan tarafından açıklanan- sinema salonu / yapımcı arasındaki bilet payı bölüşümünü %50 olarak sınırlayacak düzenlemeler içeren yeni yasa,
- Euro cinsinden yerinde sayan hasılat ve dibe vurmuş bilet fiyatı,
- Finansman faizlerinin ve yapım maliyetlerinin artmasıyla mali olarak ciddi şekilde sarsılan, şirketlerini döndürmekte zorlanan ve filmlerini "dolapta" bekleten ana akım yapımcılar,
- Enflasyon sebebiyle alım gücü düşen tüketici,
- Sektörün %45'ini elinde bulunduran Dağıtımcı - Sinema salonu tekeli haline gelmiş (getirilmiş) G.Kore'li şirket.
- Yapım, dağıtım, gösterim anlamında yıllardır ciddi sıkıntılar yaşayan bağımsız filmciler.
Hükümet açısından bu çok bilinmeyenli denklemi çözmek hiç de kolay görünmüyor. Bir yanda yerli endüstriyi koruma güdüsü, öte yanda ise dış yatırımlara duyulan ihtiyacın acımasız gerçekliği.
- Yapımcılar Mars ile anlaşabilecek mi? Yoksa Mars hariçte tutulup başka bir dağıtım - gösterim opsiyonu denenecek mi?
- Mars'ın operasyon gücü, pazar payı bu yeni yasa ile nasıl bir şekil alacak?
- Yasanın bilet fiyatlarına etkisi ne olacak?
- Ana akım bazı yerli filmlerin vizyon tarihlerini değiştirmesi ve yasayı beklemesi 2019 yılının seyirci, hasılat ve yerli filmlerin pazar payını ne şekilde etkileyecek?
Şu anda bir yol ayrımına gelinmiş durumda. Dolayısıyla iktidar yukarda saydığımız piyasa aktörlerini etkileyecek bir tercih veya tercihler yapacak ve bu soruların cevaplarını, krizin kazananlarını, kaybedenlerini hep birlikte görüp yaşayacak ve yorumlayacağız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder