21 Aralık 2012 Cuma

Festival filmlerimizin box office sorunsalı


Uluslararası festivallerde boy gösteren ve ödüller alan filmlerimizin vizyona girmekte oldukça zorlandığı bir gerçek. Öte yandan anlı şanlı yönetmenlerimizin filmleri bile gerek ulusal gerekse uluslararası festivallerden ödüllerle dönmesine rağmen vizyonda izleyiciden gereken ilgiyi göremiyor ne yazık ki.

Peki festival filmi yada auteur film demek acaba kendi ülkesinde seyircinin ilgi göstermediği, salon bulmakta zorluk çeken, televizyona satabilmek için yapımcısının adak adaması gereken film mi demek acaba?

Bu sorunu analiz edebilmek için bizim top yönetmenlerimizin bazıları ile diğer  ülkelerden bazı auteur yönetmenlerin "kendi ülkelerindeki" gişe performanslarını USD cinsinden karşılaştırdık.

Bunu yaparken de elden geldiğince değişik ülkelerden örnekler bulmaya çalıştık. Elbette her ülkeye ait verileri elde edemedik, ama biraz olsun bir analiz yapmaya imkan verecek bir yerdeyiz.


OUTRAGE BEYOND - Takeshi Kitano  16.185.000 USD (Japonya)
HABEMUS PAPAM - Nanni Moretti 8.270.000 USD (İtalya)
THE SKIN I LIVE IN Pedro Almodovar 6.289.102 USD
WE NEED TO TALK ABOUT KEVIN Lynne Ramsay 3.208.610 USD (İngiltere)
REALITY - Matteo Garrone 2.556.774 USD (İtalya)
BARBARA - Christian Petzold 2.125.000 USD  (Almanya)
LE HAVRE - Aki Kaurusmaki 1.422.000 USD - (Finlandiya)
THE KID WITH A BIKE - 948.253 USD J.P Luc Dardenne (Belçika)
WUTHERING HEIGHTS - Andrea Arnold  895.427 USD (İngiltere)
MELANCHOLIA - Lars Von Trier 845.000 USD (Danimarka)
FAUST - Alexandre Sokurov 282.000 USD (Rusya)


Türkiye'deki duruma kısaca bakacak olursak:


BİR ZAMANLAR ANADOLU'DA - N. Bilge Ceylan  896.600 USD
YERALTI - Zeki Demirkubuz 289.000 USD
ARAF  Yeşim Ustaoğlu 208.940 USD
BAL Semih Kaplanoğlu 164.799 USD


Dağıtımla ilgili tüm masrafları dağıtımcıların üstlendiği ve farklı bölüşüm modellerinin olduğu uluslararası arenadan farklı olarak Türkiye'de kopya ve tanıtım giderlerinin tümünün yapımcıya ait olduğunu söyleyelim. Bu durumda da bizim rakamlarımız daha dramatik bir durum arz etmeye başlıyor.

Bu rakamlar elbette başka şeyler de söylüyor. Ülkemizde tartışması süren sanat filmi, gişe filmi, festival filmi vs gibi havanda su döven tartışmaların bir çıkmaz sokak olduğunu düşünüyoruz. Dikkat edilirse auteur oldukları su götürmez kimi yönetmenlerin filmlerinin kendi ülkelerindeki gişe rakamları ve popülerlikleri hiç de yabana atılır gibi değil.

Anlaşılan o ki festivallerde boy gösteren ve ödüller alan bir auteur filmi gişede de başarılı olabiliyor. Dolayısıyla herhangi bir festival filmi sadece sanatsal kaygıyla yapılmış bir film anlamına gelmeyebilir. Haliyle sanat yapma kaygısı güden her film de makbul ve iyi film demek değil. Sinemamızda izleyici hedefi olan, bunu önemseyen, bu hedefi elde etmenin yollarını araştıran bir yönetmen sinemamızın  olması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca son dönemlerde kimi yönetmenlerimizin seyirciyle buluşabilme anlamında gösterdiği ekstra çabalar bir nebze de olsa karşılığını bulmuş görünüyor.

Sinema endüstrisi gelişmiş ve pazarı büyüyen bir ülkenin sinemasında sadece ticari filmler değil, auteur film yapan kişiler de önemli mevziler elde edebiliyor. Yukardaki rakamlar bunun ispatı. Yeter ki sinema ile ilgili politikaları doğru kurup yönetelim ve sektördeki üretimle ilgili altyapıyı ve hukuki çerçeveyi doğru çizelim.

Uzatma Dakikaları "iyi yapılmış bir film izleyicisini bulur" prensibine inanıyor. Aksi takdirde zaten maç bitmiş demektir!...





Kaynaklar:
Screen International
Antrakt Sinema Box Office Reports

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder