23 Haziran 2024 Pazar

2023 raporu: Festivaller ve kriz yaratan filmler

 

Özellikle covid sonrası dönemde festivaller hem mali sorunlarla uğraşıyor, hem de kendilerine bu değişen konjonktürde yeni tanımlar bulmaya çalışıyorlar.

Öte yandan 2023 yılı hem dünyada hem de Türkiye'de festival seçkilerinde yer alan bazı filmlerin yarattığı tartışmalar ve krizlerle gündem yaratan bir yıl olarak akıllarda kalacak. 

Uzatma Dakikaları olarak kayda geçmesi bakımından 2023 yılında festivallerde kendinden söz ettirmiş filmleri hatırlayalım istedik. 


Festival: Berlin Film Festivali

Film: Just Super

Kendi ülkesinde ciddi gişe başarısı da elde etmiş Norveç yapımı animasyon filmi "ırkçı görsel temsiliyetler" içerdiği iddialarıyla çeşitli sivil örgütlerin protestosuyla karşılaştı. Festivale gösterilen yoğun tepkiler sonucunda ise filmin  Generation bölümündeki gösterimine sadece 9 dakika kala filmin gösterimi iptal edildi ve film festival programından çıkarıldı. Filme yönelik iddialar filmin yapımcısı ve filme finansal destek sağlayan Norveç Film Enstitüsü tarafından reddedildi ve festival yönetimine tepki gösterildi.

Festival: Berlin Film Festivali

Film: Le Retour

Catherine Corsini'nin yönetmenliğini üstlendiği film yarışmaya seçildiğinin açıklanmasının hemen ardından festival yönetimine yoğun şikayetler geldi. Film ekibinin kendilerine karşı taciz, şiddet, oyunculara karşı uygunsuz davranışlarda bulunulduğu iddiaları üzerine festival bu şikayetlerin değerlendirilmesi için "seçimlerini askıya aldıklarını" açıkladı. Bu sırada CNC'ye yapılan fon başvurusu esnasında senaryodan çıkarılan bir sahnenin (filmin 15 yaşındaki başrol oyuncusunun yer aldığı cinsel içerikli bir sahne) film çekildikten sonra ortaya çıkması üzerine CNC filme verilen desteğin bir bölümünün iptal edildiğini açıkladı. Tüm bu durumları değerlendiren festival yönetimi nihayetinde filmin aleyhine bir tasarrufta bulunmama kararı aldı, film programdan çıkarılmadı ve festival gösterimi gerçekleşti. 


Festival: San Sebastian Film Festivali 

Film: No Me Llame Ternera

ETA'nın üst düzey yöneticisi Josu Urrutikoetxea ile ünlü İspanyol gazeteci Jordi Évole arasında yapılan bu söyleşi belgeselin programa alınması ciddi şekilde festivalin başını ağrıttı. "Terör propogandası yapıldığı" iddiasını içeren ve tanınmış 514 kişinin imzasını taşıyan açık mektup saygın Bask yayın organı El Diario Vasco'da yayınlandı ve  filmin programdan çıkarılması talebinde bulunuldu. Festival direktörü José Luis Rebordinos ise "öncelikle filmin izlenmesi gerektiğini, eleştirilerin film seyredildikten sonra yapılması gerektiğini" ifade ederek geri adım atmadı ve filmin gösterimi yapıldı.


Festival: Antalya Film Festivali

Film: Kanun Hükmü

Bu kadar festival vukuatı olur da Türkiye bu konjonktürden geri kalır mı!.. Bizim 2023 model festival krizimiz de Antalya Film Festivali'nde yaşandı. Önce festivalin programına alınan Kanun Hükmü belgeseli festival yönetimi tarafından "hakkında yasal sürecin devam ettiği" gerekçe gösterilerek (kuvvetle muhtemelen "tepeden" gelen baskılar sonucu) programdan çıkarıldı. Festival katılımcıları, jüri üyeleri ve sektörden gelen ciddi tepkiler sonucu film "tekrar" programa alındı. Ancak bu kararın açıklanmasından sadece birkaç saat sonra Kültür Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan festivale verilen tüm desteklerin çekildiğini açıkladı. Ardından "film gösterilirse tüm yetkililer hakkında teröre destek suçundan yasal işlem başlatılacağı" duyurulunca daha başlamadan bir festivalin daha sonuna gelinmiş oldu. Programdan sorumlu festival yetkilileri ise fiili olarak festivalin sahibi olarak davranan belediye başkanı tarafından görevden alındı. Sonrasında "öyle yada böyle" bir formül bulunarak festivalin bir şekilde yapılması ile ilgili son dakika çırpınışlarına şahit olundu. Ama nihayetinde 2023 yılı "Antalya Film Festivali'nin yapılamadığı" bir yıl olarak kayda geçerken resmi kurumlar tarafından uygulanan sansür ve baskı uygulamaları da aleniyet kazanmış oldu. 

   






22 Ocak 2024 Pazartesi

2023 Yılı Dünyadan ve Türkiye'den Box Office Notları

Tarihte bir olaydan bahsedilirken milat olarak BC (Before Christ - İsa’dan önce) veya AC (After Christ - İsa’dan sonra) kullanılır. Artık sinema sektörü için de böyle bir milat bulunuyor: 

"BC (Before Covid - Covid’den önce)" ve "AC (After Covid - Covid’den sonra)" olarak yazılmak ve anlaşılmak kaydıyla.

Hatırlanacağı üzere Covid öncesi son "normal" yıl 2019 yılıydı. Sonrasında 2020 ve 2021 yıllarında pandeminin etkisiyle sinema salonları aylar boyunca kapalı kalmış (Türkiye'de de 6 ay boyunca salonlar kapalı kalmıştı), üretilen film sayısı azalmış ve sektör ciddi oradan kan kaybetmişti. 


Bu süreçte henüz emekleme evresindeki SVOD platformlar çok hızlı bir gelişme göstermiş ve kısa sürede herkesin evinde film izleyebildiği dijital platformlar hayatımızın önemli bir parçası haline gelmişti.


Tüm dünyada sektörden herkesin merak ettiği konulardan biri sinema bilet satışlarının tekrar pandemi öncesi dönemdeki seviyelere gelip gelemeyeceği, bir diğer deyişle insanların sinema izleme alışkanlıklarında pandemi sonrasında kalıtsal bir değişimin ortaya çıkıp çıkmayacağıydı.


Gower Street Analytics'in yaptığı yıl sonu ölçümlerine göre 2023 yılında tüm dünyadaki sinema gişe hasılatı 33,9 Milyar USD olarak gerçekleşti. Bu hasılat 2022 yılı sinema toplam gişe hasılatına kıyasla %30,5 daha yüksek, ancak covid öncesi dönemle karşılaştırmak için kullanılan 2017 - 2019 yılları ortalamasının hala %15 gerisinde. 


En büyük 15 pazar içinde 2017 - 2019 ortalamasının üzerine çıkabilmiş tek ülke Hollanda (pandemi öncesine göre %3 artış)


Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeler ise halen covid öncesi dönemin halen epey gerisinde. 




Araştırma şirketi 2024 yılı ile ilgili yaptığı projeksiyonda 2023 yılında etkili olan grevler sebebiyle 2024 yılı dünya sinema hasılatının 31,5 Milyar USD (yani 2023 yılının %7 daha aşağısında bir gelir)  olarak gerçekleşeceğini öngörüyor.


İçinde bulunduğumuz dönemde artık her hafta düzenli olarak sinemaya gitme alışkanlığı diye bir şeyden bahsetmek pek mümkün değil. İzleyici sinemada izleme tercihlerini daha çok gişe filmleri, büyük prodüksiyonlar yönünde kullanıyor. En azından 2022 ve 2023 yılları için bu tip bir trendden bahsedebiliriz.


***


Türkiye için ayrı bir parantez açmak gerekirse pandemi sonrası oluşan ekonomik türbülans sonucunda yüksek enflasyonlu bir döneme girdik. Bunun ilk etkisi  film bütçelerinin hızla artması şeklinde kendini gösterdi. Ana akım yapımcılar risklerini azaltmak ve uluslararası dünyaya açılmak için anahtar olarak gördükleri dijital platformlara yöneldiler. Her ne kadar ortalama bilet fiyatı 2022 yılına göre %165 artış gösterse de bu durum mevcut ekonomik şartlarda riskleri gözardı edebilmeye imkan vermiyor. Sinemamız özellikle son on yıldır lokomotif işlevi gören "yerli gişe filmleri"nin yokluğunu fazlasıyla hissettiriyor.


Box Office Türkiye'den rakamlarına göre 2023 yılında 31.550.000 adet bilet satılmış. Vizyona giren yeni film sayısı 364 olarak gerçekleşmiş. Bu 364 yeni film arasında seyirci sayısı 2 milyon üstünde olan sadece 1 film, 1 milyon seyirci barajını aşan 8 film olduğunu görüyoruz.  243 adet filmin seyirci sayısı ise 20 binin altında ki bu da tüm filmlerin %67'lik bir orana denk geliyor. Her ne kadar TL bazında bilet zamlarıyla nominal gişe hasılatı ciddi artış gösterse de USD bazında yıllık gişe hasılatı toplamı 95 milyon USD seviyelerine gerilemiş durumda. 2023 yılı ile ilgili rakamlar ise aşağıdaki tablodaki gibi:





Tabloda görüldüğü gibi yerli filmler uzun yıllardır devam eden gişe ve izleyici sayısı liderliğini kaybetmiş görünüyor. 


2023 yılında vizyona giren Yerli filmler arasında Animasyon (11 film) ve düşük bütçeli korku filmleri (49 film) enflasyonu dikkat çekici (yerli filmlerin %40'lık kısmına denk geliyor) ve izleyici profili ile ilgili de net bir resim ortaya koyuyor. 


Covid öncesi ciddi bir öngörüsüzlük ile sinema biletlerine promosyon yasağı getirilmesi sonucunda bu girdaptan kısa vadeli çıkışın reçetesi nedir, öngörmek pek olası değil. 2022 yılında rüsumların sıfırlanması da bu gidişiatı yavaşlatmış gibi görünmüyor. Dolayısıyla 2024 yılında kapanan veya sayıları azalan sinema salonlarını konuşmaya devam edeceğimiz öngörüsünde bulunmak için falcı olmaya gerek yok.

 

Bağımsız ve arthouse sinemamız ise yükselen maliyetlerin, ağırlaşan sansürün ve dikleşen bürokratik yokuşların arasında soluk almaya ve kendine yeni yollar bulmaya çalışıyor. Yetersiz finansman nedeniyle birkaç haftaya sıkışan çekim süreleri, iptal edilen film festivalleri, enflasyonun hızla eritiği bakanlık desteklerinin iade edilmesi gibi dertlerle boğuşan bağımsızlar için sinema salonlarında seyirciyle buluşabilme hayalleri bir tür milli piyango ikramiyesine dönüşürken amorti niyetine dijital platform galalarıyla teselli bulmaya çalışılıyor.



Kaynak: Box Office Türkiye





  



19 Ekim 2023 Perşembe

Avrupa'da Dijital Platformlarla İlgili Finansal Düzenlemeler


Yaşanan Covid pandemisinin en büyük sonuçlarından biri abonelik temelli VOD platformlarının pazar paylarının hızla büyümesi oldu. Pazar payı olarak bakıldığında ABD menşeyli Netflix, Prime Video ve Disney+ gibi ABD şirketlerinin domine ettiği pazara ciddi bir yatırım girişi oldu ve bunun doğal sonucu olarak da istihdam ve görsel - işitsel sektörün büyüme hızı arttı. Sayılarla ifade etmek gerekirse 2011 - 2015 yılları arasında sektörel büyüme ortalama %1,4 olarak gerçekleşirken, 2015-2019 yılları arasında büyüme hızı %4,7'ye yükseldi. Halen AB sınırları içinde yaklaşık 200 milyon dijital platform abonesinden %73'lük payı bu üç ABD'li şirket alırken platform içeriklerinin %50'sini, izlenme sürelerinin ise %60'lık kısmını ABD içerikleri oluşturuyor.

AB ülkeleri pazarda yaşanan bu gelişmeler doğrultusunda hem azalan sinema rüsum gelirlerini ikame edebilmek, hem de pandeminin yarattığı hasarı onarmak için çeşitli yasal düzenlemeler yaparak platformların kendi pazarlarından elde ettikleri gelirler üzerinden ulusal sinema - tv endüstrileri için rüsum payı ödemelerini (mevcut sinema fonlarına gelirlerin sabit bir yüzdesinin aktarılması) veya yatırım yükümlülüklerini içeren çeşitli yasal düzenlemeleri devreye soktu. Halen 27 Avrupa Birliği ülkesinin 17 tanesinde AVMSD (AB Görsel İşitsel Hizmet Direktifi) direktifi doğrultusunda SVOD platformları ile ilgili bazı yatırım kotaları içeren finansal düzenleme bulunuyor. Bu yazıda bu modellerden bazılarını kısaca sizlerle paylaşmak istedik. Yazının sonunda da sizlere bununla ilgili güncel bir tablo sunacağız. 

Fransa

Şu anda Fransa'da bir filmin sinema gösteriminden itibaren SVOD'da 17 ay, Televizyon'da 22 ay AVOD'da ise 36 sonra gösterilebiliyor. 

Platformlar yıllık gelirlerinin %20’lik kısmını Fransız içeriğine yatırmak zorundalar. Bu tutar da %80 dizi - %20 uzun metraj film olarak bölüştürülüyor. Yapılan hesaplamalara göre bu şekilde sektöre 250 - 300M Euro bir girdi sağlanması bekleniyor. Ayrıca bu model gelire endeksli olduğu için platformların gelirleri arttıkça bu tutar da yükselecek.

Platformlar yatırımlarının 2/3 ünü bağımsız yapımlara (uzun metraj filmler için bu oran 3/4) ayırmak zorunda. 

Finansal düzenlemeler dışında haklar konusunda da platformlara yönelik bir düzenleme bulunuyor. Platformların herhangi bir başlık altında (hissedarlık faizi, ortak yapımcılık payı, dağıtım yetkisi) hiçbir şekilde eser üzerinde nihai bir mülkiyeti söz konusu değil. Münhasır haklar 36 ay içinde, tüm haklar ise 72 ay içinde yapımcıya geri dönüyor.


Danimarka: 

Mecliste Danimarka Film Enstitüsü ve Yapımcı Meslek Birliği tarafından da olumlu görüş bildirilen bir yasal düzenleme yapıldı. Hükümet (muhalefet partilerinin de işbirliği ile) platformlara yıllık gelirlerinin %6 lık bölümünü yerel film endüstrinin desteklenmesi için ayırmaları yükümlülüğü getirdi.

Bu düzenleme sonucu toplanacak gelirler Sinema Destekleri ile Enstitü’nün Kamu Hizmeti Fonu (dizi ve belgesel yapımı destekleri)  arasında eşit olarak paylaştırılacak. Düzenleme ile sektöre yıllık  20-27 milyon Euro arasında bir finansman girişi olması bekleniyor

Öte yandan yasal düzenleme Viaplay tarafından eleştirildi ve ülkede platformların yerli içerik üretimini tamamen durduracağı tehdidiyle karşılandı. Meclisten çıkan yasa halen yürürlüğe girmeyi bekliyor.


İsviçre

15 Mayıs’da “Lex Netflix” adıyla anılan yasa tasarısı referandum ile halkın onayına sunuldu ve %58 oy alarak kabul edildi. Buna göre Netflix İsviçre’de elde ettiği gelirin %4’ünü yerel yapımlara ayırmak zorunda. Bu yatırım yerel olarak üretilmiş programların satın alınması, platformun kendisinin programlar üretmesi veya film yatırım fonuna para aktarması şeklinde olabiliyor.


Portekiz

Netflix vergisi diye adlandırılan bir düzenleme ile 2020 Ekim ayında platformlar Portekiz'den elde ettikleri gelirlerinin %1’i ulusal film fonu ICA ya tahsis ederken %4 lük kısmını ise Portekizce içeriğe yatırmaları gerekiyor.


Hollanda

Hollanda platformlara %5'lik yatırım yükümlülüğü getirmeye hazırlanıyor. Böylelikle sektöre 40 milyon Euro'luk bir kaynak girişi bekleniyor. Düzenlemede %5'lik yatırım yükümlülüğü altında çeşitliliği arttırmak için tür kotaları da yer alıyor. Buna göre yatırımın %50'sinin film, dizi ve belgesellere yatırılması şartı bulunuyor. Buna ek olarak yatırımın %60'lık kısmının bağımsız yapımlara, %75'lik bölümünün senaryolarının ise Hollandaca veya Frizce dillerinde olması şartları bulunuyor.


İtalya

2024 yılından itibaren platformlar net gelirlerinin %20'lik kısmını Avrupa içeriğine yatırmaları gerekiyor, bu yatırımın %50'lik kısmını ise İtalyanca içerikler oluşturmak zorunda.  


Türkiye

Türkiye'de dijital platformlar ile ilgili sadece mecra aralığına yönelik bir düzenleme mevcut. Buna göre sinemalarda vizyona giren bir sinema filmi 5 ay boyunca herhangi bir dijital platformda gösterilemiyor. Bunun dışında ise dijital platformlar ile ilgili finansal bir düzenleme mevcut değil. Alçak perdeden de olsa bu platformların gelirlerinden bakanlık destek fonuna bir kaynak aktarılmasına (rüsum) yönelik istek beyanları duyuyoruz. Ancak Uzatma Dakikaları olarak sinema biletlerinden alınan rüsumların sıfırlandığı bir dönemde dijital platformlara "rüsum salma" yi mantıklı ve de olası bir öneri olarak kayda değer bulmuyoruz.