2 Mayıs 2016 Pazartesi

Telif Hakkı Toplanan ve Hak Sahiplerine Dağıtılan Bir Şeydir



Basından takip edenleriniz belki duymuşlardır.

Hükümet Mayıs ayı içinde 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun - yaklaşık 40 maddesini- revize etmeyi planlıyor.

Anladığımız kadarıyla mevcut 5846 sayılı kanunun bizim de imzacısı olduğumuz uluslararası bazı anlaşmalar ve direktiflere uygun hale getirilmesi gerekiyor. 

Kanunda başka bazı düzeltmelerin yapılacağı söylenmiş, korsanla mücadeleye ağırlık verileceği vurgusu da yapılmış.

Peki bugün Türkiye'de sinema alanında telifle ilgili durumun özeti nedir? Kısaca bundan bahsedelim.

2016 itibariyla Türkiye'de sinema alanında telif toplanamıyor. Nokta. (Toplanan üç kuruş telif de yurt dışından toplanıp dağıtılanlar)

Bu amaçla kurulmuş olan meslek birlikleri ise; 
Anayasa (bazı hakların zorunlu toplu takibe konu olması ifadesi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmişti), 
Yasalar (copyright levy'nin toplanması ancak dağıtılamaması), 
Ve sektöre münhasır bazı durumlar (tüm hakların sözleşmelerle yapımcılara ve/veya televizyon kanallarına devredilmesi) 

gibi sebeplerle telif hakkı toplayıp dağıtamıyorlar. 

Sadece Özel Kopyalama Harcı olarak nitelenen ve devlet eliyle toplanan Copyright Levy hak sahiplerine dağıtılmayıp küçük bir kısmı (%0.5, yazıyla ''binde beş'') faaliyetlerini sürdürebilmeleri için meslek birliklerine veriliyor.

Peki sinema meslek birliklerinin yeni yasadan talepleri ne?

Yeni yasa öncelikle Türkiye'yi telif toplayan ve topladığı telifleri hak sahiplerine dağıtan AB ülkeleri standardına getirmeli. Bu anlamda üç ana başlıkta telif toplanabilmesi mümkün:
  • Yeniden iletim (retransmission)
  • Umuma İletim (otellerden toplanan telif)
  • Televizyonlardaki tekrar yayınlardan hak sahiplerine ödenen adil hak bedeli.
Blirttiğimiz bu hakların sözleşme ile devredilemez nitelikte olduğu ve meslek birlikleri (ortak lisanslama birimi) hükümlerinin yasada yer alması da çok önemli.

Ayrıca toplanan Copyright Levy'lerin %80'inin -AB ülkelerinde olduğu gibi- Meslek Birlikleri üzerinden hak sahiplerine dağıtılması da talep ediliyor.

Türkiye'de bu teliflerin toplanıp dağıtılamaması sadece yerli değil, yabancı hak sahiplerini de doğrudan etkiliyor.

Aslında sektörün bu talepleri çok duyulmadık bilinmedik talepler değil. Teknolojinin ilerlemesiyle birçok yeni dijital mecranın ortaya çıktığı günümüzde bu bahsettiğimiz telifler Avrupa'da 20 yılı aşkın bir süredir zaten toplanıp dağıtılıyor.

Televizyon kanalları başta Rtük harçlarından ve reklam gelirlerinin azlığından şikayet ederek  bir de bu tip bir telif bedeli ödemek istemediklerini açıkça söylüyorlar.

Telif Hakları Genel Müdürlüğü ise aslan payı'nı kendine ayırsa da yeni yasada Copyright Levy'nin %40'ını hak sahiplerine dağıtabileceğini fısıldamaya başladı.

Dolayısıyla hükümet telif yasasında bir karar verecek: 

Ya bir vergiye dönüşen Rtük harçlarının ve Copyright Levy'nin toplanmasına ve hak sahiplerine telif ödenmemesi durumunun devam etmesine göz yumacak. 

Yada 2016 yılın itibariyle Türkiye'de çağdaş telif düzenlemelerinin başlamasına ön ayak olacak.

Bu ekonomik olduğu kadar politik bir karar aynı zamanda.
 
En önemlisi de: Korsanla mücadeleye ağırlık vereceğini söyleyen bir sistemin en önce telifin hak sahibine ödenen bir ''değer'' olduğunu fiiliyata dökmesi gerekir. 

Aksi takdirde TRT'nin bile telif ödemediği bir ülkede korsanla mücadele sonuç alınması mümkün olmayan naif bir hayalden öteye gidemez.

Uzatma Dakikaları telif yasası ile ilgili yazılarına ara vermeden devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder